8 Mayıs 2013 Çarşamba

Açık Tohumlu Bitkiler

1.AÇIK TOHUMLU BİTKİLER
1.1.Süs Bitkilerinin Tanımı
Hızlı kentleşme ile yeşili yok olmuş yerleşim alanlarının yeniden yeşillendirilmesi için kullanılan, birçok fonksiyonları olan ve estetik özelliklere sahip bitkilere süs bitkisi adı verilir. Süs bitkileri genel bir kavramdır. Süs bitkileri dört alt grupta incelenmelidir.
Kesme çiçekler: Dünyada ticareti en fazla yapılan gruptur. Çünkü kitlesel üretim kolaylıkla yapılabilmekte ve kesme çiçeklerin taşınmaları kolayca olabilmektedir. Kısacası ticareti kolaylaşmaktadır. Kesme çiçek kavramı buket, sepet, çelenk ve aranjmanlarda kullanılan çiçek, gonca, dal veya yaprakların taze, kurutulmuş durumlarını ifade eder.
İç mekân bitkileri: Evlerde, bürolarda ve salonlarda iç dekorasyonda yeşil bir mekân oluşturmak için kullanılan bitkilerdir.
Doğal çiçek soğanları: Türkiye’de süs bitkilerinin ilk olarak tanınmasında öncülük yapan gruptur. Doğal olarak yetişen soğanların kültüre alınıp üretilmesi ile ticari anlamda önem kazanmıştır.
Dış mekân bitkileri: Doğadaki tüm bitkiler dış mekân bitkisi olarak değerlendirilebilir. Park ve bahçelerin, kentlerin ve yolların düzenlenmesinde, ağaçlandırılmasında kullanılan ağaç, ağaççık, çalı ve otsu bitkilerin tümüdür.
1.2.Doğal Bitki ÖrtüsüBir yerin doğal bitki örtüsü dendiği zaman, orada doğal olarak yetişen bitkiler akla gelir. Herhangi bir alanda insanların ve hayvanların etkisinde kalmadan tamamen doğal etmenlerle oluşan bitki örtüsüne doğal bitki örtüsü ya da flora adı verilir. Doğal bitki örtüsü ile iklim arasında bir ilişki vardır. Benzer iklim özelliklerinin görüldüğü yerlerde benzer bitki örtüleri görülür.

1.2.1.Dünyada Bitkilerin DağılımıBitkiler yeryüzünde topluluklar halinde bulunur. Aynı soydan bitkilerin bir araya gelmesiyle oluşan en küçük bitki topluluğuna Asosyasyon denir. O alan, bitkilerce hâkim olduğu adı alır. Örneğin meşelerden oluşmuş bir alanın bitki topluluğu meşedir denilmektedir. Kısacası, bitki topluluğu, aynı soydan ya da ayrı soydan olan fakat dış görünüşleri ve yaşama şekilleri birbirine benzeyen bitkilerin bir araya getirdiği topluluktur. Burada bitkiler aynı yaşama şekline sahiptir. Böyle bir topluluğa da bitki formasyonu denir. Bitki formasyonu tek bir bitkiden meydana gelebileceği gibi içinde çeşitli soydan bitkileri de barındırabilir. Örneğin orman bitki topluluğu bir formasyondur. Burada orman formasyonu, tek bir bitki soyundan ( iğne yapraklı ağaçlar ) olabileceği gibi dış görünümü ve yaşam şartları aynı olan bitkilerden de oluşabilir.
Yeryüzünde bitki topluluğu olarak ormanları, çalıları, otları, tundra formunu görmekteyiz.
A- Orman Formasyonları: Yağış, sıcaklık ve toprak şartlarının elverişli ve yetişme devresinin uzun olduğu her yerde ağaç yetişmektedir. Yeryüzünün büyük kısmı ağaç yetiştirmeye elverişlidir. Ancak insanların ormanları yok etmesi nedeni ile bu formasyonun gelişmesine engel olunmuştur.
İklim ve toprak şartlarına bağlı olarak gelişmiş değişik tipte orman formasyonları oluşmaktadır.
Daima yeşil tropikal yağmur ormanları: Tropikal bölgede yaygın olan ve balta girmemiş orman adı da verilen bu ormanlar çok sık bir yapıya sahiptir. Bitkiler burada sürekli büyüme durumundadır. Bitkiler çeşitlilik göstermektedir. Otların, ağaçların, ağaççıkların bulunduğu bir formasyon oluşturur. Ağaçlar 70 metreye kadar boy yapabilir. Buradaki bitkiler çok sık ve büyük olduğu için orman tabanına güneş ışığı girememektedir. Daima yeşil tropikal yağmur ormanları, çok nemli ve kurak mevsimi hiç olmayan bölgelerde yer alır. Güney Amerika’da Amazon havzası, Afrika’da Senegal’den Gine körfezine kadar olan kısım ve Filipinler adasında sıklıkla görülmektedir.
Daima yeşil subtropik yağmur ormanları: Daima yeşil tropikal yağmur ormanları ile orta kuşağın aynı cins ormanları arasında yer alır. Buradaki ağaçların boyları 25–30 m arasındadır. Burada arada kuraklık ve don olaylarından bitki kısa bir dinlenme dönemine girmektedir. Bitkilerin büyümesi bütün yıl devam etmez. Yetişme devresinin az da olsa kısalması, bu bölgelerde ağaç tür zenginliğinin azalmasına neden olur. Ayrıca burada iğne yapraklı ağaçlar da görülmeye başlar. Bu da subtropikal yağmur ormanlarını, tropikal yağmur ormanlarından ayıran özelliktir. Daima yeşil subtropikal yağmur ormanları, nemli fakat araya kısa bir kurak devrenin girdiği iklim kuşağının ormanlarıdır. Yeryüzünde tropikal yağmur ormanlarının yakın çevrelerinde görülür.
Orta kuşağın daima yeşil yağmur ormanları: Subtropikal yağmur ormanlarına benzerlik gösterir. 20–30 metre boyunda ağaçlar yer alır ve buradaki orman türce fakirdir. Çünkü buralarda kurak devre daha uzun, don olayları daha etkilidir. Kuzey yarımküreden daha çok güney yarımkürede bu kuşak dikkat çeker. Şili, Avustralya gibi ülkeleri örnek verebiliriz.
Daima yeşil sert yapraklı ormanlar; Subtropikal bölgelerin kışı yağışlı, yazı kurak geçen yerlerinde görülmektedir. Ormanlardaki ağaçların boyu 15- 20 metre arasındadır. Burada ağaççıklar ve fundalıklar geniş yer kaplar. Bitkilerin yaprakları serttir. Çünkü buralarda yaz aylarının kurak olması ağaçların buharlaşmayı azaltmak için yaprakların bu şekli almasına neden olmuştur. Don olaylarının az olması nedeniyle kısa bir dinlenme dönemi vardır. Akdeniz ikliminin yaygın olduğu yerlerde görülmektedir. Kaliforniya’ da bu bölgede yer alır.
İğne yapraklı ormanlar: İğne yapraklı ormanlar yaz kış yeşil ağaçlardır. Yeryüzünde geniş bir alanı kaplar. Kuzey Amerika, Avrupa, Asya kıtalarının kuzey kısımlarında ve her iklimin dağlık alanlarında yer alır. İğne yapraklı ormanların yayılış gösterdikleri bölgelerde şiddetli don olaylarının görüldüğü ve kar örtüsünün uzun süre yerde kaldığı, kışların soğuk, yazların sıcak fakat kısa sürdüğü yerlerdir. Bu soğuk ve sert kışlara her ağaç türü dayanamadığından iğne yapraklı ormanlar, türce fakirdir. İğne yapraklı ağaçlar olarak ladin, melez, çam görülmektedir. Bu sert iklime uyabilen ve iğne yapraklı ağaç türleri içine karışabilen geniş yapraklı ağaçlar da yer alabilir. Bunlar huş, kavak ve kızılağaçtır.
Kışın yaprağını döken ormanlar: Orta kuşağın kış mevsimi soğuk geçen yerlerinde bulunmaktadır. En iyi geliştikleri yerler yağışlı serin bölgelerdir. Güney yarımkürenin orta kuşağında bu bitki örtüsü görülmektedir. Kuzey yarımkürede ise Orta Avrupa, Kuzey Anadolu, Asya ve Kuzey Amerika kıtalarının doğu kesimleridir. Kayın ağacına çok rastlanırken bunun yanında meşe ve gürgen gibi ağaç türlerine de rastlanmaktadır. Örneğin, Trakya’da Istrancaların kuzey yamaçlarındaki kışın yapraklarını döken ormanların ana ağacı kayındır. Kışın yapraklarını döken ormanların, daima yeşil iğne yapraklı ormanlar ile geçiş olduğu kısımlarda araya iğne yapraklı ağaç türleri de karışır. Böylelikle bu alanlarda, daima yeşil iğne yapraklı ağaçlarla kışın yapraklarını döken yayvan yapraklı ağaçların bir arada bulundukları değişik bir bitki formasyonu görülür ki, bu tür ormanlara karışık ormanlar adı verilir.
Muson ormanları: Tropikal ormanların arasında yer alır. Yaprağını döken ağaçlardan oluşmaktadır. Çok gür ve sık oluşları bakımından yağmur ormanlarına benzer. Tropikal bölgeler, Hindistan ve Avustralya’nın kuzeyi bu bitkilerden oluşmuştur.
Tropikal ve subtropikal kuru ormanlar, 5–6 ay kurak geçen yerlerde kışın yaprağını döken ağaçlarla kaplıdır. Ağaçların boyu kısadır.
Bataklık ormanlarına, taban suyunun yüzeye çıktığı yerlerde rastlanmaktadır. Kızılağaç, dışbudak, karaağaç ve söğüt ağaçları yer almaktadır.
B-Çalı Formasyonları: Ormanların bozulması sonucu oluşan 1-2 m boyundaki bitkiler topluluğunun oluşturduğu yerlerdir. Belli başlı çalı formasyonları şunlardır.
Maki formasyonu: Akdeniz ikliminin yayılım gösterdiği alanlarda görülmektedir. Kıyı bölgelerde gelişmiş 1–2 metre yüksekliğinde, ince gövdeli, daima yeşil yapraklı türlerden meydana gelmiş bitki topluluğuna maki formasyonu
denir. Daima yeşil yapraklı ve ince gövdeli bitkilerdir. Kocayemiş, sandal, funda, süpürge çalısı, sakız, mersin, keçiboynuzu, meşe, zeytin, defne bitkileri maki örtüsünü oluşturur.
Psödomaki formasyonu: Akdeniz ikliminin daha yağışlı yerlerinde görülmektedir. Yaz kış yapraklarını dökmeyen maki arasına, kışın yaprağını döken bazı bitki türleri karışır. İşte maki ile kışın yaprağını döken ağaççıkların bir arada bulundukları bitki topluluklarına psödomaki formasyonu denir. Psödomakinin yaygın olduğu yerlerde yetişme devresi maki bölgelerine oranla daha kısadır. Makilerin bulunduğu ortamlarda kış mevsimi belirgin olmadığından bitkilerin büyüme devreleri uzundur. Buna karşın psödomaki alanlarında kış mevsimi daha kuvvetli olduğundan bazı bitkiler kışın yaprağını dökebilir. Bitkiler dinlenmeye girer. Bu formasyonda teşkil eden maki elemanlarının başlıcaları, funda, kocayemiş, sandal, kermez meşesi, defne ve erguvandır.
C- Ot Formasyonu: İklim, toprak gibi yetişme şartlarının ağaç yetişmesine olanak vermediği yerlerde, belirli zamanlarda yağan yağışa bağlı olarak ot çıkması sonucu oluşur. Otlar, yağışlı devrede yetişme olanağı bulur, kurak devrede ortadan kalkar. Bu yüzden çoğunlukla mevsimlik ya da bir yıllıktır. Ot formasyonları savan, step ve çöl formasyonları olmak üzere üç grupta toplanır.
Savanlar: Tropikal bölgelerin kurak mevsimi bulunan yerlerinde gelişen yüksek boylu otlardan meydana gelir. Bu bitki topluluklarına savan adı verilir. Yıllık yağış miktarı 500 – 1000 mm arasındadır. Ağaçların yetişmesi için olanaklar uygun değildir. Bununla beraber yine de kurak şartlara uygun ağaçlar dağınık olsa da yer almaktadır. Savanlar yağışlı devrede yeşerir. Kurak zamanda sararır ve ortadan kalkar. Tropikal bölgelerin 8–10 ayı kurak geçen ve yıllık yağışı 500 mm’ nin altında olan yerlerinde savan türleri çok daha kurakçıl bir karakter kazanır ve dikenli savan adını alır.
Step: Orta kuşakta, yağış miktarlarının ağaç yetişmesine olanak sağlayamayacağı yerlerde görülmektedir. İlkbaharda yağışlara bağlı olarak gelişen ve yaz kuraklığına dayanamayarak sararan ve yok olan ot formasyonuna step formasyonu denir. Yıllık yağış miktarı 250 – 300’ mm yi aşmadığı yerlerde görülmektedir. Burada derine inmiş kökleri ve kurakçıl yaprakları olan otlar yer alır. Burada bitki olarak, yavşan otu, geven, yumak, stipa çayırları bulunur Asya, Avrupa, Kuzey Amerika kıtalarında ve Güney Rusya’dan Macaristan’a kadar uzanan bölgeyi içine almaktadır. Memleketimizde step alanları, İç Anadolu’ da Tuz Gölü çevresinde ve Güneydoğu Anadolu’da yer alır.
Çöl formasyonu: Yıllık yağış tutarı 250 mm’ nin altında olan yerlerde görülür. Otlar tüm sahayı kaplar. Burada otlar cılızlaşmış ve türce azalmış olarak kümeler halinde bulundukları yerlerde görülen dikenli bitki formasyonuna çöl formasyonu adı verilir. Doğu Kanarya adalarından Büyük Sahra’ya, Arabistan ve Güney İran’dan Hindistan’ın kuzeybatısına kadar uzanan bölgelerde görülür.
D-Tundra Formasyonu: Kuzey Kanada ve Sibirya’da ağaç olamayan yerleri kapsamaktadır. Senenin büyük bir kısmı karla kaplıdır. Bu yüzden çok düşük sıcaklığa dayanıklı bitkiler ancak burada yaşayabilmektedir. Genellikle bitki örtüsü yosun ve likenlerden oluşmuştur. Bunun yanında tundra formasyonu içinde dağınık olarak fazla gelişmemiş ağaççıklar görülebilir. Örnek olarak da cüce huş, cüce söğüt bitkileri verilebilir. Bu tür bitkiler yüksek dağların üst seviyelerinde görülebilir. Memleketimizde Uludağ’ın, çoğunlukla ağaç sınırı üstündeki yerlerinde toprağa yapışık durumda bir yayılış gösteren cüce ardıçlar yer almaktadır.
1.2.2.Türkiye’de Bitkilerin DağılımıTürkiye ana çizgileri ile iklim özelliklerine bağlı olmak üzere çevresine nazaran çok değişik bir doğal bitki örtüsüne sahiptir. Toprak, zaman ve insan faktörlerinin etkisiyle ülkemizin doğal bitki örtüsü farklı coğrafi bölgelerde farklı özellikler içinde farklı biçimde karşımıza çıkmaktadır.
Yeryüzünün en eski yerleşim alanlarından biri olan Anadolu yarımadasında doğal bitki örtüsü özellikle ormanlar yakacak, kereste, tarım alanı açma, otlak olarak kullanılma gibi nedenlerle ortadan kaldırılmış ve denge bozulmuştur.
Kuzey kıyılarımız boyunca Karadeniz ikliminin hâkim olduğu nemli bölgelerde gür bir doğal bitki örtüsüyle karşılaşılır. İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin alçak alanlarında farklı iklim, toprak koşullarında step formasyonu dikkati çekerken yüksek kesimlerde alpin çayırları yer alır. Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerimiz orman bakımından zengindir. Ormanlarımızda genellikle nemli yerlerde kayın, gürgen, kestane, göknar, sarıçam, karaçam, ladin gibi ağaçlarımız yer alırken kuru bölgelerde meşe, ardıç, kızılçam ve karaçam ağaçları yer almaktadır. İç ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz step, Akdeniz bölgesi ise maki bakımından zengindir. Alpin çayırlar dağlarımızın yüksek kesimlerinde yer alırken, kıyı bitkileri doğal olarak kıyı kesimlerde görülmektedir.
Türkiye’nin doğal bitki örtüsünü orman, maki, step, alpin çayırlar, tuzcul kıyı bitkileri oluşturmaktadır.
a-Orman Alanları: Ağaç topluluklarından oluşmaktadır. Ülkemizde Kuzey Anadolu Dağlarının kuzeye bakan yamaçlarında deniz seviyesinden 1200 m kadar olan kesimlerinde yapraklı ağaçlardan ( kayın, gürgen, ıhlamur, akçaağaç, meşe, kestane, kızılağaç, karaağaç ) meydana gelmiş nemli ormanlardan başka ülkemizin diğer kesimlerinde kuru ormanlara da rastlanmaktadır.
Ülkemizde ormanlık alanları sınıflandıracak olursak,
Karadeniz Bölgesi Ormanları: Ülkemizin ormanları içerisinde %32’ lik kısmını oluştur ki, bu da ormanlık alanlarımızın üçte biridir. Bol yağış alan bu bölgemiz kıyılarında orman alanları özellikle deniz seviyesinden başlayıp 2000 m yüksekliğe kadar ki kısımlarda görülmektedir. Yükseltinin azaldığı yerlerde maki kendini göstermektedir. Kuzey yamaçlarda 200 m ‘den başlayarak kayın, kestane, ıhlamur, gürgen, meşe, akçaağaç, kızılağaç gibi yaprağını döken bitkilerden oluşurken, 1200 metreden yukarıda ise karaçam, göknar, sarıçam ve ladin yoğunluk kazanır. Karadeniz dağlarının güney yamaçlarında kuru ormanlık alanlar dikkat çeker. Alt seviyelerde meşe dikkat çekerken, üst seviyelerde 600- 800 metreye kadar yaprağını döken kayın, gürgen, kızılağaç, ıhlamur görülmektedir. Buraların da üst kısımlarında ( 1000 metreden yukarı) sarıçam, karaçam, ardıç ve göknar yer almaktadır.
Batı Anadolu “ Marmara ve Ege Bölgesi” Ormanları: Kocaeli, Samanlı Dağları, Bursa, Biga Koru Dağı ve Istranca yörelerinde dikkati çeker. Özellikle kuzey yamaçlarda yaygındır. Uludağ da iğne ve geniş yapraklı ağaçların yanında alpin çayırları görebilmekteyiz. Ormanlık alanlarımızın %38 lik kısmını kaplar. Meşe, kayın, kestane, gürgen, göknar, karaçam, kızılçam yaygın görülen ağaçlardır. Marmara bölgesinde Uludağ’da üst sınırlarda alpin çayırlara rastlanır. Ayrıca güney kesimlerde Marmaris, Köyceğiz gibi alçak kesimlerde sığla ağacı karşımıza çıkmaktadır.
Akdeniz Bölgesi Ormanları: Dalaman Çayı Vadisinden doğuya doğru İskenderun körfezinin doğusuna kadar devam eden Toros ve Amanus Dağları üzerinde yer alır. Burada ormanlar 700–800 metre yukarıdan başlar. Buraya kadar maki yer alır. Ormanlık alanlarda alt seviyelerde kızılçam ve meşe, üst kısımlarda ise göknar ve ardıçlar yer almaktadır. Ülkemiz ormanlarının % 20 ‘si buradadır.
İç Bölgelerimizin Orman Alanları: Orman bakımından fakirdir. Bunun başlıca nedeni iklimin elverişsiz olması ve tahribatın çok olmasıdır. Buralarda meşe, ardıç, karaçam hâkimdir. Doğu Anadolu’da ise meşe yoğunluktadır. Kuru ormanlar karakteristiktir. Doğu Anadolu bölgesi Sarıkamış çevresi ülkemiz içinde en yüksek seviyede ağaçların bulunduğu bölgedir ki ( 2800 m) buralarda sarıçam hâkimdir.
b-Maki: Akdeniz ikliminin hakim olduğu yerlerde ve ormanın tahribatının yoğun olduğu yerlerde ince gövdeli, sert, bazen kenarları dikenimsi, daima yeşil yapraklı 3–4 m boylarında çalı görünüşlü bitkilerden oluşmaktadır. Ülkemizde en yaygın olarak Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerimizde görülmektedir. Genellikle deniz seviyesinden 600 metre yukarıya kadar olan alanda makiler bulunur. Bu bitkiler içinde kocayemiş, sandal, funda, mersin, keçiboynuzu, defne, erguvan, zakkum bitkileri yer almaktadır. Bunun yanında çok kurak bölgelerde garik formasyonu adı verdiğimiz son derece kurakçıl bitki topluluğu karşımıza çıkmaktadır. Bitkilerin isimlerini sıralayacak olursak, kermez meşesi, kekik, adaçayı, böğürtlen, yaban eriği ve üvez yer almaktadır.
c-Step:Yağışların daha az, mevsimler arasındaki sıcaklık farklılıklarının daha fazla olduğu alanlarda görülür. Ülkemizin geniş alanlarını kapsamaktadır. Ot cinsi bitkilerden meydana gelir. İç Anadolu’nun orta bölümü step alanlardan oluşur. Buralarda yağış ortalaması 250 mm’ nin altındadır. Bitkiler ortama uyum sağlamış tüylü ve dikenli bir yapıda olup az yapraklıdır. Geven, yavşan otu, yumak otu, deve dikeni, kekik bitkilerine sıkça rastlanmaktadır.
d-Alpin çayırlar: Genellikle dağların yüksek kesimlerinde orman örtüsünün üst sınırından sonra ortaya çıkar. 2100 metreden yukarı kesimlerde rastlanmaktadır. İlkbahar ve yaz mevsimlerinde karların erimesi ile ortaya çıkan otlar çiçek açar ve renkli bir görünüm oluşturur. Bu alanlarda büyük baş hayvancılık yapılır.
e-Tuzcul kıyı bitkileri: Üç yanı denizlerle çevrili olan ülkemizin kıyı kesimlerinde görülen kumsal, plaj alanlarında yetişen bitkilerdir. Saz, kamış, ılgın, hayıt, karaçalı bitkileri bu grupta yer alır.
Türkiye’de genel olarak bitki örtüsünü iki kısımda incelediğimizde ise,
Kıyı Bölgelerin Doğal Bitki Örtüsü: Akdeniz ikliminin görüldüğü kıyı bölgelerde maki bitki örtüsü görülür. Maki, her mevsim yeşilliğini koruyabilen kısa boylu bodur ağaçlardır. Bu bitkiler yaz kuraklığına uyum sağlamışlardır. Makiler arasında zeytin, defne, keçiboynuzu, mersin, kekik ve lavanta gibi bitkiler yer alır. Yağışların arttığı yüksek yerler de ise meşe ve çam ormanları görülür. Karadeniz kıyılarında ise her mevsim yağışlı bir iklim olduğu için bitki örtüsü ormandır. Bu yüzden Karadeniz kıyıları her mevsim yeşildir. Karadeniz kıyılarında yağışların azaldığı yerlerde dağ çayırları yetişmektedir. Ayrıca doğal olarak çay ve fındık bitkileri de yetişir.
İç Bölgelerin Doğal Bitki Örtüsü: İç bölgelerde karasal iklim görüldüğü için doğal bitki örtüsü bozkırlardır. Bozkır ilkbahar yağışlarıyla yeşerip yaz mevsimindeki kuraklıktan sararıp kuruyan otlardır. İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da yükseltinin arttığı yerlerde yağışlar da arttığı için yer yer ağaç topluluklarına ve seyrek orman alanlarına rastlanır.
1.3.Dış Mekân Bitkilerinin GruplandırılmasıDış mekân bitkileri çok çeşitli özellikleri yönünden gruplandırılabilir. Bu gruplandırma sırasında bitkilerin boyutları dikkate alınabilirken, dokusuna göre de ayrım yapılabilir. Bitkilerin çiçeklenme durumu, çiçeklerin renklenmesi de dikkate alınabilir.
Ölçü yönünden gruplandırma da; bitkiler, yaşamları boyunca alabilecekleri en son taç büyüklüğüne göre değerlendirilmelidir. Böyle bir sınıflandırma sonucunda bitkileri; otsu bitkiler, çalılar, ağaçlar olarak ayırt edebilmekteyiz. Bunun yanında bitkilerin formlarına bakarak da bir sınıflandırma yapılabilir. Bitkileri salkım formlu, sütün formlu, piramit formlu, yuvarlak formlu gibi gruplandırmak da mümkündür. Ancak bitkileri genel olarak kolay anlayabilmemiz için iki grupta incelemeliyiz.
I. Otsu bitkiler
II. Odunsu bitkiler
I. Çalılar
II. Ağaç- ağaççıklar

Yukarıda yapmış olduğumuz sınıflandırmayı açacak olursak,
1)Tek ve iki yıllık bitkiler
2) Çok yıllık bitkiler
a) Odunsu bitkiler: Ağaç- ağaççık-çalı
ı. İbreli bitkiler
ıı. Yapraklı bitkiler
Yaprağını dökenler
Yaprağını dökmeyenler
b) Otsu bitkiler

Tek yıllık bitkiler: Vejetatif ve generatif gelişimlerini bir yıl içinde tamamlar. Tohum oluşturduktan sonra yaşamı sona erer. Sonraki yıl tekrar tohumla üreyebilir. Örneğin, petunya.
İki yıllık bitkiler: Bitki yaprak ve sürgün gelişimini ilk yıl tamamlar. İkinci yıl ise tohum ve meyve gelişimi gösterir. İkinci yılın sonunda yaşamlarını yitirir ve daha sonra yine tohumla üretilebilir. Örneğin, hüsnüyusuf
Çok yıllık bitkiler: Uzun ömürlüdür. Gelişimleri sırasında üst kısımları kurusa bile, bir sonraki yıl kök ya da toprak altı organları yardımıyla yeni sürgün oluşturabilir. Ağaçlar, çalılar ve bazı otsu bitkiler bu grupta yer alır. Mekân oluşturmada ana etkiyi çok yıllık bitkiler sağlar.
Gerek ağaçlarda olsun gerekse çalılarda eğer bitki kışın yaprağını döküyorsa yaprağını döken bitkiler olarak tanımlanır. Bir bitki hem yaz hem de kış yaprağını dökmüyorsa böyle bitkilere de her dem yeşil bitkiler ya da yaprağını dökmeyen bitkiler denir. Açık tohumlu bitkiler genel olarak iğne yapraklıdır ve kışın yaprağını dökmez. Bunun yanında geniş yapraklı çok yıllık bitkilerin çoğu kışın yaprağını dökmektedir. Ağaç, ağaççık ve çalılar yapraklarını dökme durumuna göre gruplandırılır.
Kışın yaprağını dökenler : Akçaağaç, çınar
Her dem yeşil kalanlar : Dar yapraklılar; Çam, sedir
Geniş yapraklılar : Palmiye, hurma, manolya
Yarı her dem yeşil kalanlar : İklim şartlarına göre bitki yaprağını döker veya dökmez.
2.AÇIK TOHUMLULARIN BİTKİLER ÂLEMİNDEKİ YERİ
2.1.Açık Tohumlu Bitkilerin Genel Özellikleri
Açık tohumlulara kozalaklılar da denir. Çünkü meyveleri kozalak şeklindedir. Tohumları meyvenin içinde saklı olmayıp, kozalak pulları üzerinde bulunan odunsu bitkilerdir. Odunsu bitki olduğu için düzenli iletim demetleri ve kambiyumları vardır.



Resim 2 .1: Açık tohumlu bitkilerde sürgün, kozalak ve yaprakAçık tohumlular, çoğunlukla ağaç ya da ağaççık, seyrek de olsa çalı biçiminde olan bitkilerdir. Genellikle yapraklarının tamamını birden dökmediği için dört mevsim yeşil kalabilir yani her zaman yeşildir. Çok yıllıktır ve yaprakları çoğunlukla iğnemsidir. Bununla birlikte pulsu, yelpaze, şeritsi ya da tüysü tipte yapraklı olanları da vardır. Ormanları oluşturan ağaçların başında iğne yapraklılar gelir. İğne yapraklı olanları çiçek tozu üretir ve tohumları kozalaklarında taşır. Açık tohumlulara şu bitkileri örnek verebiliriz: Göknar, ladin, ardıç ve çam en çok bilinenlerdir.


Resim 2 .2: Açık tohumlu bitkilerden servi bitkisinin sürgün, kozalak ve yaprak
Açıktohumluları daha iyi anlayabilmek için çamı ele alalım. Türlerin çoğunda gövde kabuğu kalın, pürüzlü ve çatlaktır. Çam ağaçlarının yapraklarında ikiden fazla çenek bulunur. Genç çamların tacı genellikle konik, dalları yatay ve çevreli olabilir. Bu tür bitkiler kuraklığa dayanıklı olmakla birlikte iyi gelişip çoğalabilmeleri için temiz hava ve bol ışığa ihtiyaç duyar. Çamlarda aynı ağaçta hem erkek hem de dişi kozalak bulunur. Erkek kozalaklar her biri iki çiçek tozu kesesi taşıyan çok sayıda verimli puldan oluşur. Dişi kozalaklarda her biri iki tane tohum taslağı taşıyan bir pulun altına yerleşmiş, sarmal dizilişli çok sayıda yaprak benzeri yapı vardır. Baharda ya da yaz başında çiçek tozu keselerindeki uzunlamasına yarıklardan çıkan çiçek tozları havada uçuşur. Havada uçuşan çiçek tozları dişi kozalakların pullarından birine konduğunda üreme süreci başlar. Çiçek tozu burada çimlenerek tohum taslağına doğru bir borucuk uzatır. Bu borucuğun içinde aşağıya doğru hareket eden spermalardan biri yumurta hücresini döller. Döllenmiş yumurta hücresinden tohum gelişir. Oluşan kanatlı tohumlar rüzgârda kolayca uçuşarak çevreye dağılır. Toprağa düşüp uygun koşulları buldukları zaman çimlenmeye başlar ve kısa sürede genç bir bitki oluşur.

�� Açık tohumlu bitkilerin (kozalaklı bitkilerin) kısaca özelliklerini sıralayacak olursak;
�� Her zaman yeşildir.
�� İğne yapraklıdır.
�� Ağaç ve çalılardan meydana gelen çok yıllık bitkilerdir.
�� Otsu formu yoktur.
�� Tohum taslakları ovaryum tarafından örtülmemiştir.
�� Erkek ve dişi organ genellikle farklı çiçeklerde bulunur.
�� Çoğunlukla besin dokusu (endosperm) döllenme olmadan gelişir.
�� Çenek sayısı değişkendir. Örneğin çam polikotildir.
2.1.1. KökHakiki kök oluşmaktadır. Bitkinin toprak içindeki bölümüdür. Bitkiyi toprağa bağlar. Bitkiler besin yapabilmek için gerekli olan maddeleri kökleri yardımıyla topraktan alır. Bazı bitkilerde kök, besin biriktirme görevi de yapar.


Resim 2 .3: Çamın olgun kökünün enine kesitinin mikroskopta görünümü
2.1.2. Gövde
Odun boruları (ksilem) ve soymuk boruları (floem) yapılarından oluşan vasküler sisteme sahiptir. Odun yapıları gövdede bir daire üzerine dizilmiş açık koleteral iletim demetleri içerir. Bu nedenle de ikincil kalınlaşma gösterir. Kısaca gövdelerinde sekonder kalınlaşma vardır. Bazılarında reçine kanalları yer alır. Floemde ( bitkilerde organik besin taşıyan borular) arkadaş hücrelerine rastlanmaz.










Resim 2 .4: Çamın olgun gövdesinin enine kesiti

Resim 2 .5 : Çamın genç gövdesinin enine kesitinin mikroskopta görünümü


Resim 2 .6: Mikroskop altında floem ve ksilem
2.1.3.Yaprak
Yapraklar kalıcıdır. Uzun ömürlüdür. Kütikulası çok kalın, stoma az sayıda ve gömülüdür. Yapraklar nadiren büyük ve tüysü damarlıdır. Çoğu zaman iğnemsi, tek damarlı ve dalın ucundadır ( çam, göknar ). Bunun yanında yelpaze şeklinde yapraklı ginkgo bitkisi de bu grupta yer almaktadır. Bazen pul şeklinde veya balık pulları şeklinde bütün dalları da örtebilmektedir ( mazı, servi ).

Resim 2 .7: Çamın ibresinin enine kesitinin mikroskopta görünümü
2.1.4. Çiçek
Dişi ve erkek organları ayrı çiçekler üzerinde bulunduğundan çiçekleri tek eşeylidir. Bitki monoik ( bir evcikli; erkek ve dişi organların ayrı çiçeklerde fakat aynı bitki üzerinde bulunması) veya dioiktir ( bitkide dişi veya erkek üreme organlarından sadece birinin bulunması, ayrı eşeylilik ). Çiçekler kapalı tohumlu bitkilerin çiçeğine göre daha basittir. Çiçek örtü yaprakları kaybolmuştur.
2.1.5. Meyve
Açık tohumlu bitkilerde tozlaşma rüzgâr aracılığıyla olmaktadır. Döllenme iki şekilde olur. İlk döllenme şeklinde erkek gamet tüylüdür ve bir polen odasına girerek tohum taslağına ulaşır (ginkgo). İkinci tipte ise erkek gametler tüylü değildir. Erkek gamet hareketsizdir ( çam ).
Tohum, ovul ( döllenmeden sonra tohumu meydana getiren yapı ) ve ovulun gelişmesi ile meydana gelir. Karpel ( tohum taskallarını örtmek için oluşmuş bir yapı ) oluşmamıştır. Polen taneleri direkt olarak ovülün içine girer ve burada çimlenir.

Fotoğraf 2. 1: Sedir dişi ve erkek kozalak2.2.Açık Tohumlu Bitkilerin Sınıflandırılması
Açık tohumluların sınıflandırılması yapıldığında yedi alt grupta toplandığı görülmüştür.
Tohumlu eğreltiler
Palmiye yapraklı açık tohumlular
Mızrak yapraklı açık tohumlular
Yelpaze yapraklı açık tohumlular
Filkulağı yapraklı açık tohumlular
Kozalaklılar veya iğne yapraklı açık tohumlular
Çomak gövdeli veya geniş yapraklı açık tohumlular

Ancak bu yedi gruptan zaman içerisinde üç tanesi yok olmuştur. Günümüzde dört tanesinin örneklerine rastlamaktayız. Bunlar palmiye yapraklılar, filkulağı yapraklılar, kozalaklılar veya geniş yapraklı açık tohumlulardır. Bu dört grubun genel özelliklerini incelersek, çiçekleri daima erkek ve dişi çiçekler olarak ayrılmıştır. Çiçeklerinde böcekleri cezbedici ne çanak yaprak ne de taç yaprak yoktur. Ayrıca tatlı nektarlara da sahip değildir. Rüzgârla tozlanır ( anemogam ).
a)Palmiye Yapraklı Açık TohumlularTropik ve subtropik bölgelerde yaşamaktadır. Kambiyum büyümesi sürme biçiminde olan tohumlu bitkilerdir. Tüysü yapıda, palmiye ya da eğreltiotlarının yapraklarına benzer yapraklara sahiptir. Tohum taslağı (ovül) kapalı değildir. Sperm kamçılı ve hareketlidir; fakat tohum taslağı içine polen tüpüyle taşınır.

Fotoğraf 2. 2: Palmiye yapraklı açık tohumlu bir bitki

b) Filkulağı Yapraklı Açık TohumlularBu familyanın tek cins ve tek türü vardır. Bu ağaçların vatanı kesin olarak bilinmemekle beraber Kuzey Nepal, Hindistan, Çin ve Kore olabileceği düşünülmektedir. Çok eski bir gruptur. Bu gün yaşamakta olan tohumlu bitkilerin en eskisi olarak kabul edilir. Daha sonraları iklim değişikliği nedeniyle ortadan kalkmışlar, yalnızca Çin ve Japonya'da Ginkgo biloba türüyle temsil edilmişlerdir. Aktif kambiyum büyümesi olan, yelpaze biçiminde yapraklara sahip tohumlu bitkilerdir. Tohum taslağı olgunlaştığında kapalı yapıda ve etlidir. Sperm ovul içerisine polen tüpüyle taşınır; ancak hareketli ve kamçılıdır. Yalnız bir türü bilinmektedir.

Fotoğraf 2. 3: Fil kulağı yapraklı açık tohumlu bir bitkic)Kozalaklı veya İğne Yapraklı Açık TohumlularKozalaklı bitkiler tipik kozalak meydana getirir. Bu takıma giren bitkiler bir evcikli bazen de iki evciklidir. Her iki halde de erkek ve dişi kozalaklar ayrı ayrı oluşur. Erkek kozalaklar küçük basık ve ufak pulcuklardan meydana gelmişlerdir ve büyüktür. Erkek ve dişi organlar, tek eşeyli kozalaklar halinde bulunur. Dünyadaki en büyük ağaçlar bu sınıftadır. Dallanmış ağaçsı bitkilerdir. Genellikle uzun ve kısa sürgünlüdür, yapraklarında ve seyrek olarak odun kısmında reçine kanalı bulunur. Yapraklar, iğne ve pul biçiminde, nadiren geniştir. Yaprak dizilişleri sarmal veya karşılıklı, nadiren de daireseldir. Ağaçların birçoğunda yapraklar yaz ve kış dökülmez.

Fotoğraf 2. 4: İğne yapraklı açık tohumlu bir bitkid)Geniş Yapraklı Açık TohumlularAçık tohumlu bitkilerin bu sınıfı, bitki tarihi ve filogenik yönden çok önemlidir. Fosillerinin bulunmayışı ve çok özel karakterler taşımaları nedeniyle, kapalı tohumluların evriminde önemli işlevleri olduğu ve evrimlerinin sonuna geldikleri düşünülür. Çoğunlukla Açık tohumlu karakteri taşımalarına rağmen, sekonder odunlarında trakelerin bulunuşu nedeni ile açık tohumlu bitkilerden kapalı tohumlu bitkilere geçiş formunda olduğu düşünülür. Çalımsı odunlu bitkilerdir. Yaprakları basit, karşılıklı oval ya da dikdörtgenimsidir. Bir evciklidir. Polen taşıyan kozalaklar uzun ve ince yapıdadır. Bir tek aile ile temsil edilir.

Fotoğraf 2. 5: Geniş yapraklı açık tohumlu bir bitki2.3.Açık Tohumlu Bitkilerin Yeşil Alanlarda Kullanımı
Açık tohumlu bitkiler iğne yapraklı bitkiler olduğu için dış görünüşleri birbirlerine çok benzer. Bitkilerin çoğunda sivri bir tepe, düzgün bir gövde gelişimi görülür. Dallar gövdeye çevrel olarak dizilmiştir. Görünüş bakımından sert bir yapıya sahiptir. Bu nedenle peyzaj çalışmalarında çok fazla grup halinde kullanmak doğru değildir. Bunun yanında bazı bitkiler yaşlandıkça geniş bir taç sistemi oluşturur. Manzara açısından güzel bir görüntü elde edilir ( fıstık çamı ). Yine bazı bitkiler dallarını aşağıya doğru sarkıtarak uygulamalarda değişik bir ortam yaratılmasını sağlamaktadır ( sedir ).
Açık tohumlu bitkiler gerek sert görünüşleri ve gerek koyu renkli yaprakları ile iyi bir fon oluşturur. Uygulamalarda açık renkli bitkilerin arkasına bu bitkileri yerleştirdiğimizde çok güzel bir görüntü elde ederiz.
Kaynak:Megep

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder